03 Kasım - Recai

  Veee Kasım ayı gelir. Bu ayla beraber soğuk günler bizleri bekler. Üstelik bu hafta kalabalık da bir haftaydı. Başka kulüplerden pilotlar yer çalışıyorlar, uçuyorlar Ankara'nın sarı tonlu bitki örtüsüne renk katıyorlardı.





  Kasım ayının ilk etkinliğinde bizleri biraz sert bir hava bekliyordu. Hava tahminlerinde rüzgar yönümüz Recai gösterirken servisler çalışılacak olan bölgeye gelip konularını aldılar. Sabah yapılan brifing ardından ekipler oluşturuldu, kanatlar açıldı. Açıldı açılmasına ama tahminlerden farklı olan bir durum vardı karşımızda. Rüzgar o kadar zayıftı ki beklemek durumunda kaldık. Çeksek mi, çekmesek mi hadi çekelim derken rüzgar dalga geçercesine yön ve hız değişikliklerinde bulunuyordu. Bir süre sonra kıvama gelen rüzgar çalışma için uygun yarattı. Ancak buna sevinç duyarken rüzgar hızlandı. Bu hızlanış bir bekleme furyasına daha soktu bizleri. Belki zayıflar dedik ama nafile.
  Tabi başlangıçların gözleri yaşlı. Bir ikisi ancak çalışabilmiş iken rüzgarın şiddeti sahneyi eski üyelere bırakmalarına sebep oldu. Ters çalışacak üyeler geçti bu sefer kanatların başına. Başladılar pratik yapmaya. O sırada hayranlıkla parlıyordu kanat arkasında yardımcı olan insanlar.






  Uzunca süren bir pratik ardından yemek molası verildi. Mola sonrası uygun hava koşullarını sağlar belki düşüncesi ise tepe arkasında bakıldı ki oda ne? Hava gayet güzel. Hemen oluşturuldu bir kervan ve göç başladı. Tepe ardına giden bu zorlu yolda yorulanlar, bıkanlar, terleyenler, düşenler oldu ancak yılmadılar. Çalışma aşkı ile azimle devam ettiler yollarına.
   Rüzgar bu sırada boş durmuyordu. Pusuya yatmış hazırda bekliyordu. Kuşanılır kuşanılmaz bir esmeye başladı... Dalga geçercesine oyun oynuyordu bizlerle.  Çalışmamıza izin vermedi. Baktık böyle olmayacak, eğitmenlerimiz dedi "Biz göğüsleyelim seni." İşte o an bir oyun doğmuş oldu.




28 Ekim - Yeni Sezon



28 Ekim Pazar günü, bir önceki akşam devam eden whatsapp konuşmaları okunmuş, yapılan börekler çiğ köfteler ağızlarını sulandırmıştı. Oda yetmezmiş gibi birbiri ardına yığılan fotoğraflar içlerindeki yamaç paraşütü aşkını körüklemiş ancak bilinmez bir korku heyecan karışımı içerisinde bugün olacakları bekliyorlardı. Aralarından bazılar cin gibiydi o sabah. Bir önceki gün etkinliğe gelen arkadaşları mesajlarla bunaltmış neler yaptılar, neler ettiler öğrenmişlerdi. Biz biliyoruz ne olacak edalarında geziyorlardı. Ancak haberleri olmayan bir değişken vardı bu denklemde. Hava..

Gölbaşı'nda kanatlar açıldı, pozisyon alındı. Bir bekleme başladı, beklendi beklendi beklendi… Herkesin aklında Sermiyan Midyat “yaprak kıpırdamıyor” diyordu o an. Baktılar olacak gibi değil bir ses yükseldi kalabalıktan. Takla. 5 Nokta taklası. Bunu duyan Gazililer ne yaptı peki? Dizildiler sıralı ve başladılar takla atmaya. Ardından oyundu yemekti derken vakit geçti gitti.



O sırada denklemdeki değişkenimiz ne yaptı? Esmeye başladı ama biraz fazlaca esti. Çalışan yeni öğrenciler zorlanmaya başladılar. Ee ne oldu peki? Daha deneyimlilere biraz yol açtılar. Ee onlarda biz eskiyiz diyorlar ya hani? Düz çekmek neymiş dediler döndüler kanatlara ters bir şekilde ve başladılar ters çalışmaya. Başlangıçların gözler yaşlı, büyülenmiş bakıyorlar. Eskiler de durur mu? Veriyorlar gazı, yansın dursun.






Özet mi lazım? Her şeyden azar azar yap, ortaya yap.