26 Aralık Pazar - HATIRA

 

Biz mi çok üşüyorduk yoksa bugün dünden de mi soğuk. Bu sorunun cevabını düşünerek Hatıra’ya gittik. Otobüsten iner inmez rüzgar içimize içimize eserek bizi karşıladı. Ya nasip deyip başladık tepeyi tırmanmaya. Rüzgar sert olduğu için günün ilk uçuşlarını eğitmenlerimiz Berke ve Mert Efe yaptı. Üstümüzde yan yana soaring yapmaya başladılar. Bizim için de faydalı bir gözlem yapma fırsatı doğdu. Brandayı üstümüze çekerek eğitmenlerimizi izlemeye koyulduk. Böylece bir nebze rüzgarı kesebiliyorduk. 







Daha sonrasında eğitmenlerimiz tepeye indi ve kulüp pilotu arkadaşlarımız kuşanıp uçmaya başladılar. Onlar da kanatı tepede tutma, soaring ve tepeye iniş gibi çalışmaları yaptılar.







 Öğlene doğru çalışmalar sona erdi ve yemeğimizi yedik. Yemekten sonra bir süre daha rüzgarın azalmasını bekledik ancak eğitmenlerimiz son hava durumu verilerine de bakarak öğleden sonra eğitimi sonlandırdılar. Her ne kadar başlangıç eğitimi için iyi bir hava olmasa da eğitmenlerimiz ve kulüp pilotu arkadaşlarımız için verimli bir gün oldu. Hava kararmadan odaya dönmüştük. Brifingimizi yapıp bugünü de noktaladık.

                                                                        yoooo sıcahh



5 dakkaaa dahaaa



ne ölmesi ya bayılmışızz

25 Aralık Cumartesi - RACON

 

Dönemin en soğuk etkinliğiydi. Ama buna rağmen iki büyük otobüsle Racon’nun yolunu tuttuk. Herkes kaç kat giyindiğini unutmuştu. Otobüsten inip malzemeleri tepeye doğru çıkartırken bir kez daha anlamıştık buraya neden “Racon” dendiğini… 






Olsun her şeye rağmen o bizim veli nimetimizdi, efendimisss. Nitekim öyle olduğunu da gördük. Hem yerde hem tepede oldukça verimli bir gün oldu. Öğlene kadar Racon’un güney tarafından başlangıç arkadaşlarımızın uçuşları gerçekleşti. Peş peşe birçok uçuş oldu. Bir taraftan tepedeki arkadaşlarımız uçuyor bir taraftan da aşağıda yer eğitimini bitiren arkadaşlarımız sevinçle tepeye doğru tırmanıyordu. Öğlene doğru yer değiştirdik ve güneybatı kısmına doğru taşındık. Hava biraz sertleyince öğle arası verdik, yemekler yendi ve tabii ki karın keyfini yine “çocuklar” çıkardı.












Ee Racona gelmişken kar topu oynamadan dönmek olmazdı. (Bazı şair ruhlu arkadaşlarımız kar topu oynamak yerine dağlardaki kar manzarasına karşı “Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak” şiirini mırıldanıyordu. “Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı/ Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak”. Sanırım biraz tuhaf :d)










Havanın uygun koşulları gelmesini beklerken doyasıya kar topu oynadık. Enerjimizi attıktan sonra tekrar uçuşlara başladık ama yine taşınıp yamacın Güney kısmına tekrar geçtik. Uçuşlar hızla devam etti. Kimi ilk uçuşunu yapıyor, kimi ilk oturuşunu deniyor, kimi ilk kez en-B bir kanatla uçuyordu. Peş peşe kanatlar kalkmaya devam ediyordu. Tam anlamıyla güneş batana kadar uçuşlar da devam etti. Gemiyi en son kaptanı terk eder sözünden mülhem Berke de herkesi uçurduktan kendi de uçup günü bitirdi. Yer çalışması yapan arkadaşlarımızın da hepsi tepeye çıkmıştı. Her ne kadar soğuk bir gün olsa da gerek sohbetlerimizle gerek tepeyi inip çıkmalarımızla hem içimizi hem vücudumuzu sıcak tuttuk.