29 Ekim'in ılık bir Ekim sabahında bacaklarımızda hafif bir uyuşma ile gözlerimizi açtık ve sanki yüzyıllık ulu bir çınar gibi kök salmaya başladık o sabah. Gökyüzünün derin mavisi, uçsuz bucaksız bir maceranın başlangıcını işaret ediyordu. İlk kez sağımızda solumuzda asırlardır durmakta olan çınarları fark ettik. Asırlık çınarlar bizi de aralarına aldılar.
Batıdan hafif bir seher yeli yükseldi. Cumhuriyetimizin 100. yılında bu hafif rüzgar, yeni pilotlarımızın doğuşunu beraberce seyretmek için geliyordu. Gökyüzü, bize özgürlüğün, cesaretin ve keşfin sınırlarını belirleyen sonsuz bir zemin sunuyordu. Artık biz, bu sonsuz mavilikte yeni hikayeleri yazmanın gururuyla kanat çekiyorduk.
Madem rüzgar yok,
Let me take a selfie?
Uzun bekleyişin ardından dualarımızın kabul olmasıyla kanatlar yükselmeye başladı
Gün sonunda odaya yorgun argın varmıştık ancak toplanıp hep beraber Anıtkabir'e gittik.